“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
- Ana Sayfa
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- blogtaki Tüm bilgiler bilgi amaçlıdır araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın saygılar hepinize
- Kabe'nin yapılışında ki taşlar, 4 dağdan getirildi.Turi Sina, Cudi, Hira,Turi Zeydan dağlarından.
- Ayasofya Mozaikleri ne zaman sıvayla kapatıldı?
- Sohbet Bahçesi
- hadislerim
- guzel bilgiler. Bir de farz namazlardan sonra 14 defa ya vehhab okunur.
- Şeyh Edebali
- Mektubat-ı Şerif
- Genel Fıkhî Konular Zekat Namaz Oruç Hac
- CENNET NİMETLERİNİN EN GÜZELİ
7 Aralık 2023 Perşembe
BÜYÜKLERE İHÂNET HER DEVİRDE OLMUŞTUR..!! Altun Silsile'nin 32. Halkası Salâhuddîn İbn-i Mevlânâ Sirâcüddîn (k.s.)Buharalıdır. Nemengan’ın Tus şehrinde dünyâya gelmiş bir Özbek Türk'üdür. Şeyh Mazhar İşan Cân-ı Cânân (k.s.) Hazretleri'nin en büyük halifesi idiler. Altun Silsile'nin büyük rütbesi ve 32’nci halkasıdır. Devamlı istiğrak hâlinde, zamânın kutbu ve tayy-i mekân sâhibi idiler. Sabah namazlarının ekserîsini bu sûretle, yâni tayy-i mekân ile Kâ'be-i Muazzama’da kılarlardı. Mekke Şerîfi Hüseyin'in İngilizlerle anlaşarak Osmanlı Devleti'ne ihânet ettiği 1. Dünya Harbi yıllarında Şeyh Salâhuddîn İbn-i Mevlânâ Sirâcüddîn (k.s.) son haclarını da îfâ etmek üzere Mekke-i Mükerreme'de bulunuyorlar idi. Şeriflik iddiasındaki bu hâin, kendilerinin pek çok kerâmetlerini duymuş ve onu îtibâr edilir bir zât olarak tanımıştır. Bu münâsebetle kendisinden korkarak hapsettirdi. Kapılara kalın zincir vurdurdu. Şeyh Salâhuddîn İbn-i Mevlânâ Sirâcüddîn (k.s.) kalın zincirleri kırmak sûretiyle hapishâne kapılarını açıp oradan kurtulma kerâmetini gösterdiler. Ertesi gün Altunoluk üzerine çıkıp Evrâd-ı Fethiye’yi okumaya başladılar. Şerif Hüseyin kendilerini tekrar yakalattı, bu defa çok daha sıkı tedbirler aldırdı ve tekrar hapishaneye koydurttu. Salâhüddîn İbn-i Mevlânâ Sirâcüddîn (k.s.) zincirleri tekrar parçalayıp hapishaneden çıktı. Bunu duyan Şerif Hüseyin, onunmemlekete kaçmaması için çok sıkı tedbirler aldırdı. Bütün yollar tutuldu. Bütün bunlara rağmen Salâhüddîn İbn-i Mevlânâ Sirâcüddîn (k.s.) Cidde’ den hareket eden bir gemiye aile efrâdı ile birlikte binerek memleketine dönmek üzere yola çıktı. Bu haber duyulunca gemi tepeden tırnağa arandı; fakat buna rağmen gemide bulunamadı. Hz. Pîr (k.s.) bu gemi ile memleketlerine sağ sâlim döndüler. İngilizler tarafından geminin yanaşacağı limana, bulunup yakalanması için telgrafla emirler verildi ise de yine bulunamadı. Şerif Hüseyin kendilerini buldurmak için bütün Hicaz'ı alt üst etti. Salâhüddîn İbn-i Mevlânâ Sirâcüddîn bunu bildikleri için ona şu mânâlı telgrafı çektiler: - Sağ sâlim memleketime döndüm, boşuna zahmet çekmeyiniz...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder