MÜ'MİNİN VEFÂTI
Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki:
"Mü'minin vefâtı yakın olunca Allâhü Teâlâ, ölüm meleğine; 'Darlık ve genişlik zamanlarında dâimâ râzı olduğum şu dostumu getir.' diye emreder. Ölüm meleği yanında cennetten kefenler ve kokular taşıyan beş yüz melek olduğu hâlde gider. O kulun başucuna oturur ve getirdiği ipek ve miski çenesi altına yayar ve onun için cennete bir kapı açılır. Ölüm meleği; "Ey tayyibe ruh, dikensiz kiraz ağaçları, meyveleri kat kat muz ağaçları, yayılmış gölgeler (altına) ve çağlayan sular (başına, cennete) çık.' (Vâkıa, 29) der."
Onun rûhunu almakta, anasının evlâdına şefkati gibi şefkatlidir. (Rûhunu râhat teslîm etmesinden) Allâh'ın râzı olduğu kullarından olduğu bilinir. Rûhu tereyağından kıl çekilir gibi alınır. Allâhu Teâlâ bunlar hakkında:
'Onlar ki, tertemiz oldukları halde rûhlarını melekler alıverirler, derler ki, selâm size, yapmış olduğunuz şey sebebiyle cennete giriniz.' (Nahl, 32) buyurmuştur.
Rûh, cesed'den ayrıldığında ona hitaben:
'Allâh seni hayırla mükâfâtlandırsın; muhakkak sen, hayırda, Allâhu Teâlâ'ya itâatte ve günahtan kaçmakta pek acele ederdin. Bugün ise hem kurtuldun, hem kurtardın.' der. Ceset de rûha hayır duâ eder. Allâhu Teâlâ'ya itâatte bulunduğu yer onun için ağlar ve ameli rızkının indirildiği her bir semâ kapısına kırk gece yükseltilir. Kabrine konulduğunda namazı sağ yanına; orucu sol yanına; zekâtı başucuna; (cemâatle) namaza yürümesi ayakucuna ve sabrı da civarına gelir. Allâhu Teâlâ ateşten bir bölük gönderir, ona sağ yanından ulaşmaya çalışır.
Namazı hemen: 'Onu bırak, vallâhi o bütün ömründe benim hakkımı edâda sebât etti; şimdi kabrinde râhat edecektir.' der. Solundan ulaşmaya çalışır, orucu araya girerek aynısını söyler. Başucundan ve ayakucundan gelmek ister; okuduğu Kurân'ı ve zikri ve namaza yürümesi aynen mukâbele ederek mani olurlar ve azâb, hiçbir sûrette ona ulaşmaz. Sabır diğer amellere; 'Ben onun mizân ve sıratta azığıyım.' der." (Hayat Rehberi
Abdullah İbn-i Ömer (radıyallâhü anh), Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu anlatıyor:

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder